- Nisan 19, 2024
- 0 Yorum
- Nisan 19, 2024
- 1 Yorum
- Nisan 17, 2024
- 1 Yorum
- Nisan 17, 2024
- 1 Yorum
Bu sefer işi sıkı tutup kitap okur okumaz buraya yazmaya karar verdim. Kitap okuduğum sürece mesele yok demektir :D
Aşka İnanmayanlar İçin Aşk Öyküleri/ Hikmet Hükumenoğlu
- Nisan 16, 2024
- 1 Yorum
Bu yüzden kendime kızdım. Gittim bir iki tane Film Festivali'ne bilet aldım. Birkaç arkadaşımla buluşma ayarlamaya çalıştım ama geri püskürtüldüm. Neyse Aynur'la sinemaya gideceğiz orası kesin. Ayşeciğim geliyor belki yarın onunla buluşabiliriz bakalım planlarına göre . Bugün de annemle Capitol'e gidip dolandım. Can'a bir sürü gömlek falan aldım ona yaradı bu dolaşma işi. Kıyafetleri ya çok eski ya da ona olmuyorlar.
Geçen gün misafir takımlarımı günlük kullansam mı diye düşünüyordum. Çünkü misafir takımım salondaki dolabın altında ve misafir gelince çıkartasım gelmiyor üşencime. Dolayısıyla da hep günlük takımları kullanıyorum. Ve fakat dün bir şey fark ettim ki benim koridorda olan dolabımın içine o takımlar sığabiliyorlarmış. Yani salondaki dolaptan onları antredeki dolaba taşıdım antredeki dolaptaki bilimum kutu oyunları falan da zaten salonda kullanılan şeyler onları da salondaki dolapa taşıdım ,şu anda artık misafir geldiğinde aman boş ver diye gündelik tabakları çıkartmak yerine doya doya misafir tabaklarımı kullanabileceğim hatta belki gündeliğe bile kullanabileceğim. Hayır bir buçuk sene oldu eve taşınalı hiç mi fark etmedin o dolabı o tabaklarının sığdığını Handan. Kaç defa da baktım keşke şuraya sığsaydı dedim :D
İşte yeni haftaya bu şekilde başladım.
- Nisan 15, 2024
- 5 Yorum
- Nisan 13, 2024
- 5 Yorum
- Nisan 11, 2024
- 6 Yorum
- Nisan 10, 2024
- 8 Yorum
Konserin sonuna yaklaşıyorlardı. Işıklar kapandığında kollarını önündeki korkuluklara yaslayıp benim şarkım yokmuş diye düşünüp hüzünlendi Elisa. Sonra ışıklar açıldı. Hepsi önlerinde mikrofon oturmuşlardı. Bir elleriyle mikrofonlarını tutmuş beklerlerken kamera önlerinden geçip görüntülerini dev ekrana yansıtıyordu. Başını kollarına yaslamış onlara bakarken bir an kalp atışları hızlandı. Öne eğilip gözlerini kısıp iyice baktı. Aynı anda hem çılgınca kahkaha atıp zıplamak hem de haykıra haykıra ağlamak istiyordu.
- Eee bize sevgililer günü hediyesi olarak ne veriyorsun Elisa ?
- Bir şey mi vermem gerekiyormuş ?
- Vermez misiniz burada hediye?
- Bilmem, ben hiç hediye almadım hiç de vermedim. Aklımın ucuna bile gelmedi hediye .
Sabah Dal ile konuşmalarının ardında onlara ne hediye edebileceğini düşünüp durmuştu. Genelde yaptığı gibi özel bir yemek hazırlamak yerine onlara kendisinden bir hatıra bırakmak istiyordu. Sonra aklına yaptığı bileklikler geldi. Hâlâ elinde ipleri vardı. Hem onlara hem kendisine üzerinde kalp deseni olan dokuz tane bilekliği akşama kadar bitirebilirdi. O gün odasına kapanıp hiç çıkmadan uğraşıp tamamladı. Hepsinin odasına gidip baş uçlarına küçük notlar yazarak bıraktı. Gecenin ilerleyen zamanlarında kollarında bileklikleri ağızları kulaklarında salona doluştuklarında nasıl sevilmez bu çocuklar diye düşünüyordu.
-Neee, sen mi yaptın bunları ?
- Hem de bugün ?
- Daha ne gizli yeteneklerin çıkacak acaba ?
- Ne demek beğendiniz mi ? Bayıldık.
İşte orada, hepsinin bileğindeydi şu anda. Kırmızı kalpli bileklikler. Ağlamaya başladı.
........
Sabah başının üzerinden gelen seslerle gözlerini açtığında Yeo ve Aja'nın fotoğrafını çektiklerini fark etti önce, sonra da kendisine sımsıkı sarılmış kolları. Aniden fırlayıp kaçma refleksi kendisine sarılan kolların iyice sıkılaşması ile engellenince durup yanındaki yüze baktı. O sırada gözlerini açan Sal ona gizlice göz kırpıp diğerlerine döndü
-Ne yapıyorsunuz siz ?
- Bu büyük aşkı belgeliyoruz.
- Ben de gece sizinkini belgelediydim, göstereyim hatırlatın da .
- Ne belgesi ?
- Şu daracık yerde hayatta kalmaya çalışırken girdiğimiz hallerden bahsediyorum.
- Dönüp de bana sarılaydın o zaman.
- Sen Teu ile sarmaş dolaştın o ara
- Hiç de bile
- Demek sabah olunca hiç de bile olduk, gece öyle demiyordun ama, alçak
Yavaşça yerlerinden doğrulurlarken hepsi kahkaha atıyorlardı .
- Haydi kalkın da gidip antreman yapalım. O fotoğrafları da sil, saçma sapan başımıza iş almayalım sonra. Bugün hava açıyor gibi.
- Donan kaidem hiç öyle demiyor ama.
- Allahım nereden buluyorsan bu lâfları.. Yürü yürü , donan yerlerini ısıtacağım ben şimdi.
Sonra Elisa'ya döndü.
-Bende böyle yanımdakine sarılma alışkanlığı var, rahatsız etmedim değil mi seni gece .
- Yok, uyumuşum deliksiz.
- İlginç bir şey diyeyim mi, ben de öyle uyumuşum , hayatımda bir ilk olabilir .
Yanından ayrılırken karman çorman duygular içindeydi Elisa. Hem yüreği sıcacıktı hem de çok acıyordu canı.
Mutfakta kahvaltı hazırlarken elektirik geldi . Herkesten uzak, özgür kısa kaçamağın sonu diye düşündü. Bu iki gece masal gibi gelecekti geriye dönüp baktığında. Kendisine sarılmış kolların sıcaklığını hiç unutmamak mı iyiydi yoksa bir an evvel unutmak mı acaba ?
Ve akşam yolların açılmasıyla hayat kaldığı yerden devam etmeye başladı. İnternetin gelmesiyle telefonuna doluşan mesajlara bakarken Yeo'nun gönderdiği fotoğraflar kalbini hoplattı. Silmeden önce sana yolluyorum, bunları sakla diye yazmıştı altına. Hemen yedek hafıza kartını takıp ona aktardı fotoğrafları. Giderken telefonundaki her şeyi formatlatacaklarını biliyordu o yüzden fotoğrafları direk bu karta attı. Karda bahçede, yatakta hepsi birlikte, yemek yerken çekilmiş bu küçük tatilden bir kaç anıyı saklama hakkı olduğunu düşündü. Sonuncu fotoğrafa uzun uzun baktı, nasıl da huzurlu uyuyorlardı birbirlerine sarılmış.
Sonrasında günler öyle çabuk geçti ki .. O bitmesin istedikçe hızlanıyordu sanki. Ekip elemanları olmadıkları iki günün acısını çıkartırcasına onları hiç yalnız bırakmıyorlardı. Gerçi kendisine teşekkür etmişlerdi geldiklerinde aldığı tedbirlerden dolayı ama bir yandan da sürekli takiptelerdi.
...
Diğer bölümler için tıkla.
- Nisan 10, 2024
- 2 Yorum